...VE MUCİZEYDİ YAŞAMAK RAFLARDA 

 Psikolojik Gelişim ve Aile Danışmanı Nur Meriç’in ikinci kitabı “Ve Mucizeydi Yaşamak”  raflardaki yerini aldı.

Yazarın ilk kitabı “Dönüşüm Yolu”nda yer alan Dramatik Üçgen, Tesadüf Yok, Anlamlı Rastlantılar Var, Günümüzün Karması gibi bölümler okurlar tarafından çok beğenildi. Dolayısıyla Yazar Nur Meriç, bu konulara dair bilgileri daha detaylı ele alması gerektiğini düşündü. Danışanlarının ve sevenlerinin yoğun ısrarı üzerine  Dönüşüm Yolu’nu zenginleştirilmiş yeni haliyle  “Ve Mucizeydi Yaşamak - Gelişim Yolu” ismiyle yeniden okurlarının beğenisine sunuyor. Arunas Yayıncılık tarafından yayımlanan  
“Ve Mucizeydi Yaşamak” yazarın öğrenim hayatı da dâhil olmak üzere akademik çalışmalarından, bilimsel gözlemleri ve danışanlarının hikâyelerinden oluşan bir kişisel gelişim kitabıdır.

Bu kitapta alışılmışın aksine bir teknikten hareket edilmemiş ya da spiritüel bir anlatım kullanılmamıştır. Okurların kişisel gelişim kitaplarına ön yargıları düşünülmüştür. Bundan dolayıdır ki hedefe ulaşmış psikoloji kuramları, başarılı kişisel gelişim tavsiyeleri ve birbirinden farklı disiplinler aynı çatı altında birleştirilerek samimi bir yaklaşımla okura seslenilmiştir. Sorunlara geçerliliği kanıtlanmış tekniklerle çözüm yolları oluşturmak için yazarımız tarafından kaleme alınmıştır. Bu kitap okuyucunun hayatına farkındalık sağlamak, şu an olduğu veya olmak istediği noktaları belirlemesi için yoluna ışık tutmak, sorunlarla başa çıkamadığını düşünenlere yeni kulvarlar açmak için yazılmıştır.

Ve Mucizeydi Yaşamak, okuru mükemmel bir yolculuğa sürüklüyor. Okurken kelimelerin yerli yerinde kullanılması, dilin sade tutulması yazar için önemlidir. Bu nedenle psikolojideki kuram ve teknikleri herkesin anlayacağı şekilde ifade eden Meriç, kitabının birçok yerinde annesinden alıntılar yapmaktadır. Kitapta bazı akademik bilgilerin günümüz konuşma dilinde, rahat ve akıcı anlatımla kullanılması, mesajların okuyucuya rahat geçmesini sağlayan bir unsur olarak öne çıkıyor. Psikoloji ve kişisel gelişim kuramlarının yanında sosyoloji eğitimi de alan Meriç, Türk toplumunun yaşadığı olayların iyi anlaşılması ve anlamlandırılması gerektiğini savunmaktadır. Kitabın içeriğinde yer alan birçok yaklaşım, her kesimden insanın okuyacağı ve kendinden bir kesit bulacağı şekilde dile getirilmektedir.

Kitapta Meriç kendi yaşanmışlıklarını da anlatarak; hayatından örneklerle okuyucuyla arasında bağ kuruyor. Samimi anlatımı sayesinde kitap, kolay akılda kalma ve yazarla birebir iletişim kurma hissini yaşatıyor.

Meriç, Ve Mucizeydi Yaşamak’ın bir açık yapıt olduğunun da altını çizerek; bugün okunan satırların bir yıl sonra tekrar okunduğunda farklı anlamlar taşıyacağını, bir kadının bu kitaptan aldığı mesajlar ile bir erkeğin aldığı mesajların farklı olacağını ve kitabının kendisini anlatmaya sonsuza dek devam edeceğini söylüyor.

Nur Meriç, kendi profesyonel hayatında karşılaştığı olay modellerini okuyucuya sade bir dille anlatıyor. Ancak okuyucuya kullandığı bazı kelimelerle anlam doyumları da yaşatmayı ihmal etmiyor. Olay akışı esnasında problemleri net bir şekilde ifade ederek; aslında “ne” yaşıyoruz, “neden” yaşıyoruz ve “nasıl” çözmeliyiz gibi soruları cevaplıyor. Her insanın yönünü kaybettiğini düşündüğü anda “simdi”nin önemine odaklanmasının, sorunların yol göstericiliğinin önemli olduğunu anlatıyor.

Ve Mucizeydi Yaşamak kitabını, kişisel gelişim kitaplarından farklı kılan diğer bir özellik ise “kendi” olmak için arayışa giren danışanlarının hayatında kesintisiz gelişim ve başarı sağlayan uzman olması yatar. Bu kitabı okuyan ve geri bildirim yapan okurları tarafından hayli beğenilmesi bunun bir göstergesidir.

Meriç’in çeşitli eğitim alanlarının dikkatle harmanlamasından oluşan kitapta yer alan içerikler ve olay örgüleri sadece özel hayat için değil, aynı zamanda is? yaşantısına yönelik bilgiler de içermektedir.

Herkesin içinde bulunan korkuların, zaman içinde birikmiş olan olumsuz deneyimlerden kaynaklanması ve bu kayıtların bilinçaltında saklanması sonucu, olumsuz enerji gibi kötü durumların oluşması geleceğe umutla bakmamızı engeller. Yolun sonundaki ışığı görmek için önce yola çıkmak gerekir. 

Bunun için Nur Meriç sizi, kitabı açtığınızda başlayan bir yolculuğa davet ediyor. Yolun sonunda gördüğünüz kendinize, siz bile şaşıracaksınız!

Anlaşılamadık, kendimizi anlatamadık, emeklerimiz boşa gitti, olumsuz düşüncelerle baş edemedik ve kendimize ağır geldik. Güzel şeylerle zamansız vedalaştık, zorunlu ayrılıklar başımızı önümüze eğdirdi, acılarımız ise bizi suskunlaştırdı. Keşkeler, pişmanlıklar, güvensizlikler ve endişeler etrafımızı sardı. Öyle çok hata yaptık ki geri dönemedik, öyle çok hata yaptılar ki kabul edemedik. Çok insana güvendik ama yarı yolda kaldık, ihanete uğradık. Ne kendimizi ne de başkasını affedebildik, her şey önemini birer birer yitirdi.

Düşüncelerimiz emanet, yaşamlarımız taklit, tutkularımız ise alıntıydı. 

İçimizde kocaman bir boşluk ve anlamsızlık...

Olumsuz duygulara ya da umutsuzluğa teslim mi olacaktık? Düştük, yıkıldık... Tekrar kalkmadık mı ayağa? Düşe kalka öğrenmedik mi yürümeyi? Beklentilerimiz ve hayallerimiz gerçekleşmediğinde; tekrar hayal kırıklığı yaşayacağım diye, yeni hayaller ve beklentiler kurmaktan vaz mı geçecektik? Tabii ki hayır!

Hayat, zaman zaman sizin de hayallerinizi, umutlarınızı, beklentilerinizi yıktı. Benimkini yıktığı gibi... Sayamayacağım kadar çok insanın da yaşadığı gibi... Yaşamdaki acıların miktarı ne az ne de çoktu. Fakat bu acının şiddeti; kişinin dayanma ve mücadele gücüne bağlıydı.

Öyle anlar oldu ki ben de isyan ettim. İsyan etmenin, insanın canını nasıl acıttığına, her şeyin önemini nasıl da yitirdiğine,  hiç bitmeyecekmiş gibi akan gözyaşlarına şahit oldum. Çıplak ve savunmasız ruhların yaralarına, korka korka dokundukça kendi yaralarım acıdı.

İnsana yakışmaz acılara teslim olup, acizce kurban rolüne girmek... Bana sunulan bu hayatı renksiz mi buluyordum? Öyleyse ben boyamalıydım hayatımı yedi renge! Ah, vah ederek, çevremdekilere şefkat göstermek yetmezdi çünkü ben bir şeyler yapmalıydım. Yaşadıklarımızın bir anlamı vardı, bizi başka bir anlama davet eden.

Fark ettim ki yaşamımın en büyük anlamı; ulaşabildiğim ve dokunabildiğim yüreklerin hayatlarını anlamlandırma mücadelemdi. Bu öyle bir mücadeleydi ki yaşamına dokunduğum onlarca insanı düşündüğümde, yaşadığım bütün olumsuzluklar katlanılır hale geliyordu.

Davam büyük, istediklerim belli ve sınavlarım da kolay değildi. Şuana kadar okuduğunuz tüm bu satırlar, bu mücadeleye olan aşkımın ürünüdür. Ben bir edebiyatçı değildim, bu sebeple hayli zordu bir duyguyu kâğıda dökmek. Umarım duygularımı, düşüncelerimi size ulaştırabilmişimdir. Yine de siz, bu satırları kulaklarınızla değil yüreğinizle duyun, gözlerinizle değil kalbinizdeki cevherle okuyun. O zaman inanıyorum ki daha derin bir paylaşımımız olacak sizinle. 

Her şeye rağmen hayat; acılara direnmekti ve mucizeydi yaşamak. Zaman arkasına bile bakmadan uzaklaşırken, sizin geçmişle vakit kaybetmemenizi umuyorum. Elinizi uzatın, yardım etmek için mutlaka bir el uzanacaktır.

Hayata geliş amacımızı gerçekleştirirken varoluş serüveninde karşımıza çıkan, karanlığın tüm tonlarının içindeki inanç; umut sabır ve mucizeydi yaşamak!

Yollarınız istediğiniz yerlere çıksın. Rüzgâr daima arkanızda, ışığınız bol, yolculuğunuz keyifli olsun!