Hayallerimizi gerçekleştirmeden önce, olmuş gibi gözümüzde canlandırmak, o hayalimizi anımsatacak bir eşyanın gözümüzün önünde durması hedefimize ulaşmamız açısından çok önemlidir. İstediğiniz şeyin resmini her an görebileceğiniz bir yere  asmanız,  kolunuzda taşıdığınız saatle hedefinizi özdeşleştirmeniz gibi. Onları her gördüğünüzde size hedefiniz için bir şeyler yapmanız gerektiğini hatırlatacaktır. Türbeler, bazı kutsal yerler batıl inanç olarak görülse de insanların dileklerini dillendirdikleri yerlerdir. Yollarına ışık beklerler, bazen oralardan küçük objeler alırlar. Telli babadan gelin teli, Aybir kilisesinden anahtar gibi. Kişilerin farkında olarak ya da olmayarak, buraya verdiği enerji, bir çekim enerjisi yaratır. Hedefine daha çok odaklanmasına, kitlenmesine neden olur. Yarattığı yoğun enerjiyi hatırlatacak, güçlendirecek bir obje isteklerin daha çabuk gerçekleşmesini sağlar. “Allah, nasip etmeyeceği şeyin hayalini kurdurmaz.” Hz. Osman

Büyük  hayallerini  hayata  geçiren  insanların,    bunu nasıl başardıkları araştırıldığında, hayallerini zihinlerinde ‘olmuş gibi’ yaşadıkları anlaşılmış. Uzun zaman gündem oluşturan, dünyanın birçok ülkesinde büyük ilgi gören Secret kitabının temel konusu buydu.  Mimar Sinan’ında   bu konuyla ilgili bir anısını duymuştum. Çok hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istiyorum.

                          

Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Camii’ni yaptırmaya karar verdiğinde araziyi Mimar Sinan ile incelemeye gidiyor. Mimar Sinan, etraftakilerin bakışlarına aldırmadan saatlerce araziyi seyrediyor. Herkes ve padişah da çok sıkılmasına rağmen sonucu merak etmekten ve beklemekten başka bir şey yapamıyorlar. Uzun bir bekleyişin sonunda Mimar Sinan başını eğerek araziye giriyor. Bir müddet de orada kalıp tekrar padişahın yanına geri dönüyor. Padişaha, ‘Uygundur efendim,’ dediğinde padişah gülümseyerek, ‘Sinan efendi, neden araziye girerken başını eğdin?’ diye soruyor. Mimar Sinan, ‘O sırada caminin kapı- sından içeri giriyordum, kafam vurmasın diye başımı eğdim,’ yanıtını veriyor. Mimar Sinan, o uzun bekleyiş sırasında araziye camiyi yerleştirmiş, uzun uzun seyretmiş, eksikliklerini tamamlamıştı. Diğerleri onun gördüğünü görmek için bir süre daha beklemek zorun- da kalacaklardı.

 

Beş duyumuzla algıladıklarımız, hedefimize doğru giderken bize yol gösterecektir.

Sonuç ve süreçte istemediğimiz bir gelişme olabilir. Böyle bir durumda esnek olup ılımlı bir tavır takınmak, en kısa zaman da farklı bir yol oluşturmak gerekir. İşler istediğiniz gibi gelişmiyorsa, kendimizi ve başkalarını yargılamadan, farklı yöntemler üzerine yoğunlaşmalıyız. Bazende öyle şeyler istiyoruz ki; bir ilişki veya çocuklarımızın gerçekleştirmesini istediğimiz hayaller, bitmiş bir ilişkinin canlanması gibi belkide gerçekleşmesi bizim elimizde olmayan bir şeydir. Yinede  isteyin gerçekleşsin, gerçekleşmediyse inanin ki Yaradanın sizler için daha iyi planları vardır.

 

Anda kalın, sevgiyle kalın…

 

Psikolojik Gelişim & Aile Danışmanı Nur Meriç 

01 ŞUBAT 2016 / ZAFER GAZETESİ – YAŞAM PENCERESİ