Mutluluğunuzu ve Huzurunuzu arttıracak bir formül ister misiniz?   Bizi mutsuz, huzursuz eden bir olay olduğunda zihnimizdeki süreç nasıl işliyor hiç merak ettiniz mi?              

     Size bugün psikolojik açıdan bu süreci anlatmak istiyorum. Gerçekten zihnimizi, davranışlarımızı nasıl kontrol edebiliriz, mutlu ve huzurlu olabileceğimiz durumları nasıl yaratabiliriz?

     Tam şu anda küçük bir terapi yapmaya ne dersiniz?  Öncelikle; yakın zamanlarda yaşadığınız, sizi rahatsız eden olumsuz bir şey deneyiminizi düşünün.

    Siz onu düşüne dururken ben size bir formül vereyim. Bir durumu yaşadığımızda durumla ilgili bir düşünce oluştururuz, bu düşünceler duygularımızı doğurur, duygular da nasıl davranacağımızı belirler. Davranışlarımızın oluşmasındaki yapı taşı aslında duygularımızdır. Şimdi sizin durumunuza tekrar dönelim. Seçtiğimiz durum gerçekte nötrdür. Fakat biz bu durumu olumsuz bir şeyle tanımladık. Bizim ve genelin olumsuz düşüncede hem fikir olduğu bir durumdur bu.
   Örneğin alışkın olduğumuz bir durumun sonlanması, bitişi olarak algıladığımız bir duygudur. Bu durum düşünce olarak yeni ve güzel bir başlangıç düşündürseydi olumlu beklentilerle oluşmuş bir neşe ve heyecan duygusuna neden olabilirdi. Olumsuz olduğu için bir daha durumun yarattığı güzel şeyler oluşmasına yeni şeylerin de olma ihtimalini ortadan kalmış olacak, o zaman düşünceler olumsuz olduğu için, duygu da olumsuz acı verici olacaktır ve dışardan davranışsal olarak bakıldığında bütün o olumsuz hisler ve düşünceler kendini gösterecektir.  Kişinin maksadını aşan şekilde davranmasına ve konuşmasına neden olabilir.Size somut bir örnek daha vereyim.Ülkemizin genelinde özellikle doğu ve Orta Anadoluda daha yoğun hissedilen bir olaydan bahsedeceğim.Düğünlerde kız aileleri özellikle kına gecelerinde garip bir hüznü ve mutluluğu bir arada yaşarlar.Hüzün kısmında kızlarının geleceği, mutluluğu ve huzuru için endişelerini de farkedebiliriz.Kayınvalidesiyle, eşiyle sıkıntılar yaşayacağı ön görülebilir.Bu da hüznün şiddetiniz arttırır hatta hüzünle beraber bir ağıt gözyaşı görülebilir.Fakat batı toplumlarında böyle bir durumla karşılaşma olasılığı yok denecek kadar azdır.Mutluluğun verdiği coşkuyla karışık duygudurumunun yarattığı aşırı mutluluk görürüz, gözyaşı varsa bile bu bunun sonucunda oluşur.

   Şimdi tekrar sizin sorununuza dönelim. Duygularımızı düşüncelerimizi adlandırmayı öğrenelim.Yaşadığınız durum veya sorundaki düşüncelerinizi duygularınızı neler olabileceğine  odaklanın, bunları adlandırın.’’Bu durum bana kendimi çaresiz, karamsar, hayalkırıklığı… gibi duygular hissettirdi.’’Ne yaparsam yapayım ilişkimi bir daha düzeltemem, beni kandırdı, beni kullandı… düşündüm.Dikkat etmemiz gereken nokta düşüncelerimiz ve duygularımızda abartılar yaşıyor, siliyor, çarpıtıyor olabiliriz.Olayı tekrar değerlendirdiğimizde bunun böyle olmadığını görebiliriz.Sadece duygu ve düşüncelerimiz adlandırmak bile netleşmemize, sorunu dışardan görebilmemize ve çözüm yolunu farketmemize neden olacaktır.

 Bizler, aslında kendimize yardım etme kısmında biraz daha geri plandayız. Diğer insanlara daha rahat yardım edip, sorunlarına daha çabuk çözüm bulabiliyoruz. Aslında bu tamamen objektif olup her durumdan inceleyerek dışardan bakabildiğimiz için. Fakat kendi başımıza istenmedik bir olay geldiğinde hemen savunma mekanizmamız devreye girerek durumla baş edebilme anlık olarak artıyorken kalıcı olarak azalıyor. Zaman içinde normal bir insanın yapması gerekenleri bilmek, uzaktan bakabilmekle mümkün olmaktadır. Sihirbazın numaralarının gerçek yüzünü bilen, fakat uzaktan bakarak eğlenmeyi bilen bir çocuk gibi.

   Kendinizle veya arkadaşlarınızla bu durumu karşılıklı konuştuğunuzda ‘’Ne hissediyorum, ne düşünüyorum?’’ Bütün bunları düşünürken ne istemediğimiz değil de, ne istediğimizi belirtmeliyiz.
    Ne istediğini bilmeyen hedefini belirlememiş biri bir yelkene benzer hiçbir rüzgar ona gerçek anlamda yardımcı olamaz ve sadece belirsizliği, kaosu arttırır. Hedefinin duygunun düşüncelerin ihtiyaçlarının adını koy, koy ki ulaşman kolay olsun.

Psikolojik Gelişim & Aile Danışmanı Nur Meriç

 

06 TEMMUZ 2015 / ZAFER GAZETESİ – YAŞAM PENCERESİ