Üst üste gelen terör olayları güven ortamının sekteye uğramasına neden oldu. Bireylerde kuşku, endişe ve korku duygularını tetikledi. Bizi geleceğe taşıyan anlam ve değerler darbe aldı. Bir çok kişi can sıkıntısı, kaygı, isteksizlik, çaresizlik, belirsizlik, anlam eksikliği ve boşluk duygusu hissediyor. Anlamlı şeyler bulup bunlarla mücadele etmeyi başaramazsakta gitgide bu boşluk dahada genişliyor. Bu boşluğun içini ise olumsuz düşünceler,alışkanlıklar, psikolojik sıkıntılar dolduruyor. Çevremizde öfkeli ve saldırgan tutumlar fazlalaştı. Tepkilerde gitgide sağlıksız bir hal aldı.

Bu durumdan çıkmak için şunları başarabilmeliyiz; ilk önce kişisel düzeyden başlayan ve toplumsal düzeyde devam edecek anlamlı, olumlu bir bakış açısı geliştirmeliyiz. Kendi potansiyelimizi ve çevremizdeki potansiyeli iyi bir şekilde kullanmayı seçmeliyiz. Başta nasıl düşünüceğini, nasıl davranacağını şeçme özgürlüğün var, bunu hatırla. Hayatımızı başka birine, başka gruplara teslim etmemeliyiz. Çünkü hayat oldukça kısa ve biz bu zamanın değerini iyi bilmeliyiz. Başkalarına saldırmayıp, madde bağımlılıklarıyla kendimizi avutmadan, depresyona sığınmadan çözümsel düşünmeyi seçebiliriz. Olumsuz düşünce ve duygular tıpkı virüs gibi hızlı bir şekilde yayılır.  Siz olumlu düşünsenizde olumsuz bi düşünce sizi etkisi altına alabilir. Olumsuz düşünüyorsanızda bunun şiddetini arttırabilir. Hayatın karşısında yenilmiş, teslim olmuş bir duruştansa daha mücadeleci ve cesur bir tutum kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Bu süreçler yaşandıkça bu gün yaptığınız seçimler, aldığınız karalar, anlamlı eğilimler ve zaferler giderek geçmişte depolanır ve hayatımızın bir ürünü olarak karşımıza çıkar, hayatımıza anlam katar. Kurtuluş savaşımızı anarken ah zavallı bizler diyip omzumuz düşmüyor. Verdiğimiz mücadele kazandığımız zafer toplumca kendimizi daha iyi, güçlü ve yenilmez hissetmemizi sağlıyor.

Bireysel olarak düşünün. Nasıl düşünmeyi ve nasıl davranmayı seçiyor sunuz? Bunu gerçekten yapmak istiyor musunuz? Elinde bu kadar kısa zamanları olan varlıklar olarak bakarsak bunu yapmak bize yakışıyor mu?  İnsan onuruna uygun mu? Sonunda insanca bir şey çıkıyor mu? Bu şekilde sorguladıkça; yaratıcı çabalarımız olumlu ürünler verecektir. Yaratıcı bireyler olarak değerlerimiz doğrultusunda yeni şeyler üretmeliyiz. Çevremizi bilinçlendirip, batsın bu dünya tarzı gerçekçi olmayan arzuları bir kenara bırakıp, dönmeye devam edecek dünya için bir şeyler yapmalıyız.

Sevdiğiniz yazarların kitaplarını okuyup, sevdiğiniz filmleri seyredip, sevdiğiniz müzikleri dinleyip  inatla moralinizi güçlü tutmaya çalışın. Bu hayat sizin hayatınız. Bu hayatta nasıl bir duruş sergileyeceğinize ve seçimlerinize siz karar vereceksiniz. Hayatımızın iradesini bu düzeyde başka birilerine bağlamak bize yakışmaz. Hayatımıza sahip çıkmalıyız.

Psikolojik Gelişim & Aile Danışmanı Nur Meriç

 

28 MART 2016 / ZAFER GAZETESİ – YAŞAM PENCERESİ