Şemalar bir kez oluştuktan sonra, bu şemaların zarara uğramadan korunması için yöntemler geliştiririz.

Dr. Young'a göre şemaları korumak için aşağıdaki taktiklerden biri kullanılmalıdır:

Şema korunumu
Şemadan kaçınma
Şemayı telafi etme

Bilişsel Çarpıtmalar

Bilişsel Terapi: Temeli ve Ötesi (Cognitive Therapy: Basics and Beyond) kitabının yazarı Judith Beck bilişsel çarpıtmaların ilk versiyonunda değişiklik yapmıştır. Ona göre bilişsel çarpıtmalar hatalı düşüncelerden başka bir şey değildir. Bilişsel çarpıtmalar, kişinin inançlarını gerçek verilere dayandırmadığı zamanlarda oluşur.
Örneğin, Serap'ın daha önceden başına gelenlerden dolayı, doğru olmadığı halde (bütün erkekler kötüdür gibi), doğru olduğuna inandığı bir temel inancı vardır.
Aşağıdaki bilişsel çarpıtma sıralaması Dr. J. Beck tarafından geliştirilmiştir:
Ya hep ya da hiç düşünme: Şemayı ya da inancı korumak için bilişsel çarpıtma kullanan kişiler, bir şey hakkında düşünürken ya hep ya da hiç diye düşünürler. Ara bir yol yoktur. Her şey ya siyah ya da beyazdır. "Her zaman" ya da "asla" gibi kelimeler kullanırlar ve yargılamaları da her zaman bu iki yönden birindedir.
Kötülük bekleme: Bazı kişiler geleceğin çok kötü olacağını beklerler. Bu kişiler gelecekte asla iyi şeyler olmayacağını ve her şeyin kötü devam edeceğini düşünürler.
Olumluyu göz ardı etmek: Bu bilişsel çarpıtmayı kullanan kişiler kendileri ile ilgili olumlu her şeyi göz ardı eder ya da önemsemezler. Eğer kendilik değerleri düşükse, kendilerine söylenen güzel şeyleri kabul etmezler.
Duygusal mantık yürütme: Bir şeyin doğru olduğuna kuvvetle inanan biri, gerçekler başka türlü olabileceği halde, bu inancında ısrar etmeyi sürdürür.
Etiketleme: Belli bir ırk, sınıf, cinsiyet veya yaşla ilgili önyargıya ya da taraf tutmaya yönelik geniş çaplı ifadeler kullanırlar.
Büyütmek ya da küçültmek: Bu bilişsel çarpıtmayı kullanan kişiler o olumsuzlukları büyütme ve olumlu olayları da hafife alma eğilimindedirler.
Zihinsel filtre kullanmak: Bazı kişiler resmin bütünü oldukça olumlu olsa bile, olumsuz bir detay üzerinde aşırı derecede yoğunlaşırlar.
Zihin okuma: Bazı kişiler başka kişilerin ne düşündüğünü bilebileceklerine inanırlar. Zihin okuma ilişkilerde oldukça sık yaşanır ve ciddi iletişim sorunları yaratabilir.
Aşırı genelleştirme: Gerçek durum ne olursa olsun, olayın geneli hakkında olumsuz sonuçlara ulaşılır. Örneğin, "eğer burada kötüyse, her yerde kötüdür" gibi.
Kişiselleştirme: Karşıdaki kişinin davranışlarını veya niyetlerini, o kişinin kendileri hakkında düşündüklerine bağlarlar. Diyelim ki, Deniz kötü bir gün geçiriyor ve Cengiz'i tersliyor, Cengiz Deniz'in davranışını, Deniz'in onu sevmemesine bağlar.
“-meli, -malı” cümleleri kullanmak:Çevrelerinden her şey nasıl olmalı, nasıl olması gerekir biçiminde taleplerde bulunup, herkesinde bu taleplere uymalarını isterler.
Tünel Görüşü: Tünel görüşüne sahip biri durumun sadece olumsuz yönlerini görür, olumlu hiçbir şey görmez.
İnsanlar bilişsel çarpıtmalar kullanarak şemalarını ve temel inançlarını koruyabilirler. Çünkü bu bilişsel çarpıtmalar sayesinde başka bir şey düşünmek zorunda kalmazlar. Çarpıtmalar ateşi alevlendirmeye devam eder. İnsanlar diğer her şeylerini reddederek, inançlarını korurlar.

Şemadan Kaçınma
Sevilmeyen biri ya da çaresiz biri olduğunuza ilişkin bir temel inançla yüzleşmek çok rahatsız edici olabilir. Aslında rahatsızlıktan öte acı vericidir. Kimileri olumsuz inançlarını fark edip bununla başa çıkmaya çalışsalar da, çoğu kişi acı veren inançları ile ilgili düşünmek ya da yüzleşmekten kaçınmak için ellerinden geleni yapar.
Diyelim ki, Semra küçükken istismar edilmişse, bununla yüzleşmek istemeyebilir. Ebeveynlerinin ona değer vermediği; sevilmeyen biri olduğu gerçeğini fark etmek istemez. Eğer Semra istismarla ilgili düşüncelerini bloke edebilirse ebeveynlerinin onu görmezden geldikleri ile ilgili düşünmekten de kaçabilir, böylece bununla uğraşmak zorunda kalmaz.

Bazı kişiler böyle kaçınmalarda oldukça başarılıdır. Acı veren anılarını tetikleyecek şeyleri düşünmekten kaçınmayı başarırlar. Kimileri de acı veren şeyleri düşünmekten kaçınmak için ilaç, kumar, alışveriş, yemek ya da içkiye sığınırlar. Davranışları onları rahatsız eden şeylerden uzaklaştırır. Acı veren inançları ile yüzleşemeyen ya da yüzleşmek istemeyen kişiler, bunları neden yaptıklarını bilmezler. Acıyı yaşamamak için, bilinçli ya da bilinçsiz olarak ellerinden geleni yaparlar.

Şemayı ya da İnancı Korumak için Aşırı-Telafi

Şemayı ya da inancı korumak için aşırı derecede telafi edici davranışlara giren kişiler beklenenin aksi yönünde davranırlar. Hem Sinan hem de Ece çaresiz ya da sevilmeyen biri oldukları duygularını aşırı derecede telafi etmektedir. Sinan her türlü yardımı reddederek çaresiz olduğu duygusunu görmezlikten gelebilir. Asla yardım istemeyen biri nasıl çaresiz biri olabilir ki? Ece’de aldığı her parti davetini kabul ederek sevilmeyen biri olduğu gerçeğini inkar eder. Her zaman dışarıda olduğuna göre, herkes onu seviyor demektir. Ya da birlikte olduğu insanlarla kendilik değerini şişirebilir. Aşırı telafi etmek, şemaya göre beklenenin tam aksini yapmaktır.

Şema Eksiklikleri

İnsanlar çevreleriyle etkileşime geçerlerken, o zamana kadar inşa ettikleri ve kullandıkları bilişsel yapıları -ya da şemaları- kullanırlar. Eğer yeni bir deneyim önceliklere benziyorsa, bu var olan şemaya uyarlanabilir.
Eğer yeni deneyim, var olan yapıya uymuyorsa, bu yeni deneyimi işleyebilecekleri yeni bir yapıya ihtiyaç duyarlar.
Uyuyorsa, bu kişiye denge duygusu verir. Ancak yeni deneyimler şemalarla uyum sağlamazsa, denge duygusu kaybı söz konusudur.

Bu durumda da, yeni deneyimleri işleyebilecekleri ve özümseyebilecekleri yeni şemalar, bir başka deyişle uzlaşma sürecinin öğrenilmesi gerekmektedir. Uzlaşma süreci öğrenilmedikçe, dengeye kavuşulamaz.
Piaget'ye göre bu, özellikle hızlı biçimde yeni bir şeyler öğrenen ve yeni deneyimler yaşayan çocuklar için geçerlidir. Piaget çocukların yeni durumları sınıflandırma ve işleme yeteneklerinden büyülenmiştir.
Piaget'nin şemalar hakkındaki düşüncelerini anlamanın güçlüğü, dengeyi ve denge kaybını tanımlamanın zorluğudur. Yeni deneyimlerin hepsi özümseniyor mu yoksa bazı deneyimler zaman içinde bırakılıyor mu bunu söylemek zordur.

Bunlar oldukça bulanık saptamalardır ve hem kendinizde hem de başkalarında gözlemlemek oldukça zordur.
Şemalarla ilgili açıklamalarımız ve görüşlerimiz mükemmel sayılmaz. Ancak yinede, bilişsel yapıların ya da şemaların varlığını kabul ediyoruz. Bunun yanı sıra, şemalarda, bulunan belli kuralların, varsayımların ve inançların, deneyimleri nasıl algılayacağımızı ve yorumlayacağımızı da etkilediğini biliyoruz.

Nur Meriç

PSK Gelişim ve Aile Danışmanı