Kişiliğimiz söz konusu olduğunda birçok şeyi mutlak doğru olarak kabul ederiz. Çoğumuzun kişiliğimizle ilgili temel bir fikri vardır ve kendimizi zorlarsak kişiliğimizi tanımlayabiliriz. Ancak genelde bunu düşünmek için çok fazla zaman harcamayız. Genellikle sizin için başka birinin kişiliğini anlatmak, kendi kişiliğinizi anlatmaktan daha kolaydır. Kişinin kendi içine bakması hem zordur hem de bazen oldukça rahatsız edicidir.

Şöyle düşünün. Biri size en yakın arkadaşınız Canan'ın kişiliği ile ilgili soru sorarsa, bir uzman edasıyla bir şeyler söyleyebilirsiniz: "Gerçekten de çok dışadönük, mutlu ve gelecek konusunda iyimser biri.” Biri size kendi kişiliğinizi sorsa, bunu aynı rahatlıkla anlatabilir miydiniz? Diyelim ki kişiliğinizi anlattınız, yine de inançlarınızı ve beklentilerinizi nasıl ve ne zaman oluşturduğunuzu tanımlamanız güç olurdu. Tamam, o zaman, rahatlayın. tamda bunları öğreneceksiniz.

Beyin çok karmaşık ve büyüleyici bir organdır. Çoğu zaman biz farkına bile varmadan, aldığı bilgiyi bir biçimde sınıflandırma ve işleme yeteneği vardır. Şimdi bilgiyi nasıl aldığım ve bu bilgiyi şema olarak adlandırılan bölümlere nasıl ayırdığımızı görelim.

Şema fikri ilk olarak Jean Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Gelişim kuramcısı olan Piaget, çocuklara ve onların öğrenme yöntemleri konusuna karşı oldukça ilgiliydi. Çoğu zaman kendi çocuğununda dahil olduğu çocukları gözleyerek geçirmiş ve zihinsel gelişim kuramını bu gözlemlere dayanarak ortaya atmıştır.
Piaget çocukları gözlemleyip onlar üzerinde araştırmalar yaparken, çocukların bilgileri sınıflandırdıklarını ve bunları bölümlere ayırdıklarını fark etmiştir. Piaget bu bölümleri bilişsel yapı olarak adlandırmıştır.
Piaget, çocukların öğrendikleri her materyal grubu için bir şema meydana getirerek, öğrendiklerini ileri sürmüştür. Bu şemalar ya da bilişsel yapılar çocuklara öğrendikleri şeyleri saklama alanı sağlar.
Şemayı bir bilgisayar programı gibi düşünün. Bu bilgisayar programı içeri giren (beyne giren) ve girmeyen her şeyi sınıflandırıyor. Aynı zamanda bilginin bir kere beyne girdikten sonra nasıl saklanacağınıda belirtiyor.
Bir şema oluştururken, çocuk bilgiyi ya içine alır ya da reddeder. Çocuklar büyüdükçe geliştirdikleri kurallara göre kabul veya reddederler. Büyürken bir biçimde kendi programlarını yazarlar. Oluşturdukları şemalar bilgisayar programının algoritmaları gibidir.

Basit bir ifadeyle, şemalar bizim anılarımızı, duygusal tepkilerimizi ve temel inançlarımızı destekleyecek yapılar sağlarlar. Sahip olduğumuz inançları sınıflamamıza ve işlememize yardımcı olurlar.

Nur Meriç

PSK Gelişim ve Aile Danışmanı