“Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır,

İkisi arasındaki farkı bilmek için akıl ver.”

Hitit Duası

                          

Yaşamın içerisinde; ne her zaman büsbütün iyilikler, ne de her daim süren kötülükler vardır. Bizler için, bu dengeyi fark etmek ve değişim halindeki bu enerjiyi hayatlarımızda nasıl uygulamaya geçirdiğimiz önemlidir.

Başımıza gelen bir talihsizlik, beraberinden ötekini de getirir. Her şeyin kötü gittiği zamanlar, olumsuzluklar birbirini kovalar; bizde üst üste hatalar yapmaya başlarız. Üzüntü ve çaresizlik içinde, birikmiş negatif duygularımız bizim ruhsal dengemizi de derinden etkiler. Bu duruma müdahale etmek isteriz, ancak bazen yeteri kadar güçlü olduğumuzu hissedemeyiz.

Eğer size de küçük zaman aralıklarıyla mutlu ve huzurlu olmak yetmiyorsa, daha fazlasını istiyorsanız hayatınıza üç şeyi yerleştirmelisiniz; affetmek, teslimiyet ve şükretmek!

Affetmek, cesur bir seçimdir. Başkalarının yarattığı olumsuz sonuçların bize acı vermesine izin vermeyi durdurmak demektir. Değişimin, bizim içimizde başlayacağı bir süreçtir. Bu yüzden kendimizi; geçmişimizde olumsuz duygular yaşadığımız kişileri; önceki hatalarımızı; kısaca tüm geçmişimizi bağışlamamız bizim son derece hafiflememize ve huzura kavuşmamıza yardımcı olur. Kin, nefret, kızgınlık duygusu kime iyi gelebilir ki? Hoşgörü, merhamet, sevgi... Bu sözcükleri söylediğimizde bile içimiz huzurla dolmuyor mu?

Bazen de elimizden gelen her şeyi yaptıktan sonra bile, istediğimiz sonuçları elde edemediğimiz de olur. Bu durumda ise, olayları oluruna bırakmak gerekir. Tüm negatif duygularımızı geride bırakmaya; Yaradan’a, kendimize, yaşama güvenmek, hiçbir şeyin çıkılmaz ve son şans olmadığını düşünmek! İnsanların yaşamlarında karşılarına gelen her türlü olumsuzluğa karşı, zannettiklerinden daha çok donanımlı ve güçlü olduğunu bilerek güvenli bir teslimiyet hissetmek; mutluluğun, huzurun üstünde çok önemli bir etkendir. Gemiyle seyahat ederken, kaptana; uçakla gökyüzündeyken pilota güvenmek gibi… Evrendeki uyumu önce içimizde hissederek, o “an”a odaklanmalıyız. Değiştiremeyeceğimiz olaylar peşinde koşmamalı, boşa çaba harcamamalıyız. Çünkü bu uğraş sürecindeki her bir “an” ruhumuzda enerji kaybına yol açar. İçimizdeki enerjiyi doğru yönlendirmeliyiz.

Kötü durumların içerisindeki “çaresiz biz”le olumlu-olumsuz her şeyin negatife yöneldiğini düşünürüz. Bu durumlarda en ufak bir teşekkür bile, bize hayata tutunmamız için bir umut ışığı olur. Sahip olduklarımızı ve bunların yoksunluğunda çektiğimiz sıkıntıyı düşünüp, hayatımızda olmalarından dolayı her bir varlığa teşekkür etmeliyiz. Hayatımızda her şeyin güzel gittiği zamanlar, yaşantımıza güzellik katmak için bize ilham verir. Zor zamanlarımızda da geçmişten ilham alarak o dönemki başarılarımızın enerjisinden faydalanabilir; kendi kendimizin ışığı olabiliriz.  

Unutmayın başkası için yaptığımızı düşündüğümüz “affetmek”; “elimden bir şey gelmiyor” demek yerine “elimden geleni yaptım” diyebilmek öncelikle bizim ruhumuzu iyileştirecektir. Bunlarla şükretme potansiyelimizin bilincine varıp, şükredecek olaylarımızı artırabiliriz. Çünkü kötü gidişata dur demenin yolu; olayları yapıcı ve yararlı bir sonuca dönüştürmekten geçer. İsteklerimiz, arzularımız bizim umduğumuz gibi gitmediğinde karamsarlığa düşmek yerine “an”da kalmalı; neleri değiştirebileceğimize odaklanmalıyız.

Psikolojik Gelişim & Aile Danışmanı Nur Meriç

 

02 KASIM 2015 / ZAFER GAZETESİ – YAŞAM PENCERESİ