Kişiye kendini kötü hissettiren davranışların tamamı şiddet kapsamına girer.

 

Tarafların eğitim düzeyi şiddet konusunda belirleyici olmaz. Eğitim düzeyi yükseldikçe şiddet azalmıyor. Şiddet daha çok yetişilen ailede öğreniliyor. Kişi orada ne görüyorsa yetişkin olduğunda da aynı davranışları uyguluyor. Eğitimli kesimde şiddeti saklama oranı yükseliyor. Bu kişiler şiddet uyguladıklarını ya da şiddete maruz kaldıklarını söylemekten çekiniyorlar.

 

Bir insanın şiddete yatkın olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?

Kişinin sevgilisi ya da eşi dışındaki insanlara nasıl davrandığını izlemek çok önemli. Çünkü eşler başlangıçta duyguları çok kuvvetli iken birbirlerine karşı çok toleranslı olabiliyorlar. Oysa ilerleyen zaman da eş de diğer insanlardan biri oluyor. Bu nedenle kişinin diğer insanlara davranışları gelecek için de ipucu veriyor.

 

Bir kişinin şiddete meyilli olması, eşine de mutlaka şiddet uygulayacağı anlamına gelmez. Bir eşin diğerine şiddet uygulayabilmesi, karşı tarafın sınır koyması ile de ilgilidir. Şiddete meyilli erkek evde karısını dövebilirken iş yerinde patronuna bunu yapmıyor, çünkü orada sınırlarını biliyor. İlişkide sınırları baştan belirlemek ve bunu korumak bu nedenle önem taşıyor. Sınırları belirlemek için ise şiddetin farkında olmak ve ilk başta tepki göstermek gerekiyor. Tepki gösterirken dikkat edilmesi gereken nokta ise suçlayıcı olmamak ve ‘ben dili’ni kullanmak. ‘Ben böyle hissediyorum’ şeklinde duyguları ifade etmek ve karşı tarafı eleştirmemek iletişimin başarılı olmasını sağlıyor. Bu şekilde kurulan iletişime rağmen öfke kontrolünün sağlanamadığı durumlarda ise bir uzman desteği almak gerekiyor.

 

Şiddete başvurmaktan kendisini alamayan kişilerin psikolojik tedavilerinde geçmiş yaşantılarında şiddet görüp görmediklerini ve bu duruma bakış açılarını bilinmemiz önemlidir. Ardından kişinin hangi koşullarda şiddete başvurduğunu ortaya çıkartıyor ve genel eğilimlerinin farkına varmasını sağlıyoruz. Şiddet gören kişilerin ise maruz kaldığı durumu ve önceleri önemsemediği ayrıntıların nasıl sonuçlandığını fark etmesini sağlıyoruz. Taksitli alışveriş yaptığınızı düşünün. İlk ay 12 taksitle bir ürün alıyorsunuz. Ertesi ay yine 12 taksitle bir başka ürün alıyorsunuz. Bu böyle devam ederse bir süre sonra aylık taksit ödemeniz maaşınızın üzerine çıkıyor ve ödemekle baş edemez hale geliyorsunuz. Şiddet de böyle basamak basamak ilerliyor. Biz danışanlara minik olayların nasıl ilerlediğini göstermeye çalışıyoruz.

 

Peki, bu basamakları oluşturan küçük olayları nasıl fark edeceğiz?

Kendinizi kötü ve mutsuz hissetmenize neden olan ve başkalarına anlatmakta güçlük çektiğiniz davranışlara maruz kalıyorsanız ortada bir sorun var demektir. Bir ilişkinin amacı hayat kalitesini artırmak olmalıdır. Eğer ilişki sizi aşağı çekmeye başladıysa orada da bir sorun var demektir.

Kişinin bu durumu sorgulamaya başlaması en önemli adımdır. Biz kişinin düşüncesinin işlevsel olup olmadığına bakıyoruz. Kişi düşüncesini irdeleyip doğru yönde değiştirince doğal olarak eylem de değişiyor. İçinde şiddet barındıran evlilikler de tarafların çabası ve doğru terapi ile kurtarılabiliyor. Bu anlamda uzman desteği almaktan çekinilmemelidir.

 

Dünyanız sevgiyle aydınlansın.

 

Psikolojik Gelişim & Aile Danışmanı Nur Meriç

 

16 MART 2015 / ZAFER GAZETESİ – YAŞAM PENCERESİ