Hazzı mutlulukla karıştırıyoruz. Gerçek mutluluğun ancak kendi benliğinizi keşfettiğinizde, kendinizi tanıyabildiğinizde ve kendi potansiyelinizi açığa çıkarabildiğinizde ulaşabileceğimizi savunur Aristo. Mutluluk diye isimlendirdiğimiz çoğu durumda aslında mutluluk değil, anlık memnuniyet, zevk ve hazdan oluşur. Bunlarında süresi kısadır ve bu durum bizim ruhsal durumumuza da bir gelişim sağlamaz. Sadece içimizdeki boşluğun gitgide derinleşmesine neden olur.
Uzun süre mutsuzluk ve derin bir boşluk içinde hayatın anlamından uzak yaşam mücadelesi veren kişiler elde edemedikleri bu mutluluğu hazda ararlar. Alkol, uyuşturucu maddeler, abartılı yeme ve cinsellik eğilimleriyle sapkınlıklar, kumar, bahis gibi oyunlarla mutsuzlukla baş etmeye çalışırlar. Böylece acıdan, hayatındaki olumsuzluklardan kaçınırlar. Küçük hazlarla mutlu olduklarını sanırlar oysa bu gerçek bir mutluluk değildir. O kısa hazların sonu kişinin mutsuzluğunu daha da derinden hissetmesine neden olur. Gerçekte mutsuzluk, acı komünikasyondur, iletişimdir. Bize yanlış giden bir şeyler olduğunu gösterir. Hayatımızda nelerin olması gerektiğini nelerin olmaması gerektiğini fark ettirir. Bu farkındalıklar yeni bir bakış açıları kazandırır. Günden güne kendimizi ruhsal, kişisel olarak daha güçlü daha sağlıklı daha mutlu hissederiz. Böyle bir farkındalıkta kurtuluş, gerçek mutluluğun anahtarı olur. Haz; egoyu, nefsi, şeytanları besler. Mutluluk ise ruhsal ve kişisel gelişimle orantılı olarak artar.
Mutlu olmayı başaramayan, uzun süre mutsuz olan kişiler mutlu olmaktan ümidini kesip anlık hazların peşinden gidiyor. Bu uğurda ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokabiliyorlar. Örneğin yatıştırıcı ruh sağlığı ilaçlarını kötüye kullanımı dediğimiz bir durum vardır. Kişi bu ilaçları sağlık olmak adına değil kendisini uyuşturmak, sıkıntılarının üzerini örtmek için geçici bir haz aleti olarak kullanır. Hazzın cazibesi kolaya kaçmaktır ve bu durum kişiyi bencilliğe sürükler. Bu da mevcut problemlerin her geçen gün daha da büyümesine neden olur. Bakarsın git gide mekanik bir robot gibisindir. Her geçen gün gerçek mutluluktan da uzaklaşırsın. Aslında bizim mutluluk sandığımız birçok şey haz dolu dakikalardır. Yoğun alkol alanların o anda çok mutlu olmalarına rağmen ertesi gün ciddi bir baş ağrısı geçirmelerinin yanında bir anlık haz uğruna kontrolsüz yaşanan cinselliğin ise hayat karartıcı bedelleri olabiliyor. Eşi ile ufak tefek sorunlar yaşayan bir erkeğin gecelik ilişkilere girmesi bu sorunları çözmek için birbirlerine yaklaşmalarındansa birbirlerinden her geçen uzaklaşmalarına sorunlarının büyümesine neden olur. Bir eylem içerisindeyken bir an durup düşünün; şuanda tam olarak ne hissediyorsunuz, bu duygu ne kadar kalıcı olacak, geleceğe nasıl yansıyacak bu şekilde bazen küçük hazları erteleyip büyük mutluluklara sahip olabiliriz. Bu mutlulukların kalıcılığı da hazza göre çok çok daha uzun ömürlü olmaktadır. Uzun vadede probleme neden olabilecek bazı haz duygularını erteleyebilmemiz nefsimizin kişiliğimizin ne kadar güçlü olduğu ile de orantılıdır. Seçimlerimiz hazdan değil, mutluluktan yana olmalı.
Yalanlarla, sahteliklerle ruhunu aç bıraktığımızda anlamlı, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamamız için ilhamda gelmiyor artık. Bütün bu iç karartıcı durumlardan kurtulmanız, içinize dönmeniz, zihninizi susturmanız kendinizi keşfetmenizle mümkün. Mutsuzluk doğal bir durumdur. Herkes yaşadığı sürece aralıklarla bu duyguyu hisseder. Mutsuzluktan uzak duracağım diye olağanüstü çaba harcamak, her dakika mutlu olmalıyım demek ya da mutsuzluğu alışkanlık haline getirip, bu duyguyu büyütüp ona teslim olmak da o kadar anormaldir. Mutsuz olmaktan korkmayın. Mutsuzluğu sadece bir durum, duygu ve çağrı olarak duyun. Sizi mevcut olduğunuz durumdan çok daha güzel bir hayata davet ediyor…
Anlamlı mutluluklar dilerim.
Psikolojik Gelişim ve Aile Danışmanı Nur MERİÇ
ZAFER GAZETESİ YAŞAM PENCERESİ / 27 HAZİRAN 2016